ceyrek metrekarelik tel kafesin 3 sakininden en sakin duramayanini sectigimde, bir orta boy avuc kadar ve bir orta boy havuctan kisaydi. birbirine sokulup uyuklayan, annesiz tavsan yavrusu gelenegine aykiri kipir kipir ve asiri merakliydi...yuksek tavanli karton kutusunda eve getirdim. annem kutuya bakti, ilk bakista yelkenlerini saldi. boyle bir sirinlige karsi koyulamazdi. aksam babam geldi. mumkunati yok duramaz, tavsan evde yasayamaz dedi. lafi bitmeden odanin kosesinden paldir kuldur, boyunun iki kati yukseklikteki kutunun disina ziplayan tavsanla gozgoze geldiler. tartisma bitti. tum sorumlulugu, zaiyati, temizligi, bakimi bana ait olmak uzere, oksanmayi her seyden cok seven bu tavsan yani oksan, bana ait ilk evcil olmayan ev hayvani oldu...
once tavsanlarin gercekte havuc yemedigini dusundum. cizgi film numarasi olmaliydi cunku varsa yoksa maydonoz yapraklariydi hayat. taze yapraklarin tek dis hamlesinde saptan muntazam ayrilmasina sahit oldum. ayni muntazam kesikler evdeki cesitli esyalarda gozlenmeye basladiginda sikayetleri susturmak icin evi surekli kollar oldum. ama hali ve koltuk puskulleriyle kapi koselerini korumakta yetersizdim...
salondaki halilari kara parcasi, parkeleri okyanus, paspaslari adacik sanan oksan'in, evde kosarken parkeye basmamak adina yaptigi ucus ve ziplayislar, bir kulagi yatay, dinlenmede, diger kulagi dik, telekulak vazifesinde sozumona uykusunda, merak uyandirici olay yerine attigi deparlar bile, artik siklikla gun yuzune cikan zaiyatlari affettirmez olmustu...
hakkindaki kesin hukmun verilmesi, kardesimin turuncu battaniyesini 2 kilometreden taniyip kucuk tuvaletini uzun menzilli atisla battaniyeye yetistirme gayretiyle hizlandi. bir kedi bir kopek kadar basarili tuvalet egitimi alabilen tavsan nesli, surekli yaptigi ve yanlislikla yaptigi yeri cok sik karistirabiliyor ve ne yazikki bir kopek ve bir kediden farkli olarak saldigi sivi dayanilmaz aromali, her daim temizlik gerektiriyor...
hayvanat bahcesinin tavsan reyonuyla konusuldu. iyi bakilacagina, bir karisi, boy boy cocuklari, mutlu bir ailesi olacagina inandim, daha fazla karsi koyamadim ve oksan yeni hayatina gitti...
uyuyana kadar kolumda, sonra yatagimin altinda uyuklamasini cok ozledim. eve giderken migrosa ugrayip taze maydonoz almayi, termostat kulaklarini geriye yatirip mayistirmayi da... meger annem iki gunde bir maydonozunu alip hayvanat bahcesine gidermis, besler sever gelirmis. kapidaki gorevliler eli hep bir demet maydonoz tutan annemle dalga gecer, tutuklu yakini muamelesi cekermis. kafes bakicisi en sonunda anneme boyle gidip gelirse, tavsanin sosyal hayati olamayacagini soylemis, gelme bir daha, demis... annem bir daha gitmedi ama son gorus gununde yaninda goturdugu kirmizi ojeyle tavsanimizi isaretlemesini dusundukce bugun bile takdir ederim...
bir hafta sonra, bir sabah oksanli ama huzursuz ruyami hatirlayarak uyandim. bir cift uzun kulagi en az benim kadar ozlemis olan anneme anlattim. ertesi gun gormeye gittiler. bir dolu tavsanin arasinda bizimkini secememisler. bakici sonunda itiraf etmis, cattik sapiklara diyerek kapali koguslari gostermis. oksani tek kisilik hucrede, yarali, dovulmus ve olmek uzere bulup eve getirdiklerinde hissettigimi yazamam. uygun kelimeleri bulamam...
asiri merakindan, parlak tuylerinden, insansever halinden artik eser yoktu. kulaklari bile dik duramiyordu zira biri kirik digeri de yara bere icindeydi. iltihapli yaralarin, kabuklarin, kesiklerin iyilesmesi uzun surdu, bir zaman sonra, zipirligi eksik eski haline dondu. artik evin demirbasiydi. yeniden elden maydonoz yer, calan kapiya kosar, turuncu battaniyeye tepki verir hale geldiginde artik biskuvi, peynir, sut, pilav ve daha nice alakasiz besini de, ona ozel salata kadar sever olmustu...
7'inci insan yilinda, birkac gun once, oksan oldu. olumu de, hayati gibi tavsansi degildi. kurda kusa yem olmadan, agir agir yaslanarak, cok sevildigi evinde, insan gibi. geride, kenar susu tirtikli misafir terlikleri, saplari kemirilmis deri cantalar (kaliteli deriyi severdi), olumsuz aski oyuncak tavsani ve bir de onsuz biskuvi paketi acmanin anlamsizligi kaldi... tanidigim en komik, saf ve yumusak tavsana, en lazim zamanda eksiksiz huzur verebildigi icin tesekkuru borc bilirim.
cocuklarinizin, evcil ya da degil, hayvansiz buyumesine sakin izin vermeyin.
Tavşan besleyen,
daha önce ne yapmış olursa olsun,
en ufak bir yakınlaşma girişiminde bulunduğunda,
bütün geçmiş yapılanları unutup —bağışlayıp(!)—
yakınlaşacak bir canlının sorumluluğunu üstlenmeye de
hazır olmalıdır —— bunun ne denli anlamsız olduğunu bile bile...
Oruç Aruoba - Uzak