Tatil etkinlikleri kapsaminda deniz-sezlonk, sezlonk-deniz kisirdongusunun ekseriye sezlonk kisminda elimdeki Uykusuz ciltlerini bitirdigimde Puslu Kitalar Atlasi'yla basbasa kaldim. okudugumu anlamak icin ihtiyac duydugum konsantrasyonun, etrafimi saran plaj ortaminda bulunmadigini, kitabin ilk sayfasinda onikinci kere basa donerken kabullendim. unlu cenazesi esintili gozluklerimi taktim, izledim, dinledim.
ilk tespit plajdaki goze batan kiz cocuk fazlaligi. firfir puantiye ve goz alici renk cumbusunun algimi perdelemesi bir yana, 0-6 yas arasi bebelerin yuzde 80'i kiz ve kizlarin yuzde yuzu geveze... yeniyetme isimlerin hakimiyetindeki sahil ornek grubunun temsili elemani sectigim Yasemin sayesinde, cocuk yetistirme uzerine hic de lazim olmadigi kadar fikrim/endisem/ cok bilinmeyenli denklemim var artik..
tipik bir yasemin annesinin tercihi, yasemin'i diger insanlarin tatil kalitesini bozmak uzre plaj ortamina salmadigi zamanlarda, kiziyla kaliteli zaman gecirmekten yana. komsu sezlonk ve sig denizde yuksek desilbelle gecen sozkonusu zaman dilimine dair en bariz rahatsizlik, yasemin'in cocuk safligini mutemadiyen asan cok bilmis/ukala/uyuz tavirlari oldu.. sasirdigimi soyleyemem zira yasemin'in annesi yasemin'le o kadar buyukmuscesine, seviyeli ve elit konusuyordu ki, bir sure sonra yasemin'in hayatinda gudumlu anne terliginin hic yer almayacagi fikrine icim buruldu..
tipik bir yasemin annesinin tercihi, yasemin'i diger insanlarin tatil kalitesini bozmak uzre plaj ortamina salmadigi zamanlarda, kiziyla kaliteli zaman gecirmekten yana. komsu sezlonk ve sig denizde yuksek desilbelle gecen sozkonusu zaman dilimine dair en bariz rahatsizlik, yasemin'in cocuk safligini mutemadiyen asan cok bilmis/ukala/uyuz tavirlari oldu.. sasirdigimi soyleyemem zira yasemin'in annesi yasemin'le o kadar buyukmuscesine, seviyeli ve elit konusuyordu ki, bir sure sonra yasemin'in hayatinda gudumlu anne terliginin hic yer almayacagi fikrine icim buruldu..
tum bunlarin ustune sonraki sabah, yasemin ve babasi yuzmetrelik sucuklu tost sirasinda onume dustu. her bes cumlede bir 'yasemin sen bir prensessin, aferim' tasdigini veren yasemin babasini bir an kollarindan tutup sarsmak, omzunu azi kesilmis sucuk kangaliyla durtmek istedim. yasemin prenses filan degildi. super simarik bir veletti ve pek tabii atlikarinca'nin mariyahuakina'si olabilirdi.. zaten, ozel olmak neden bu kadar onemliydi ki? insan buyudukce baskalarinin da en az kendisi kadar ozel oldugunu gorup, siradanligini er ya da gec kabullenmez miydi? Yasemin, gayet siradan bir hayatin bazen her seyden guzel olabilecegini kimbilir ne kadar gec fark edecekti. hepsinden gectim, sadece bes dakika sessiz kalabilecek miydi?
sanmam.
bu yaziyi tatil donusu yazip kaydetmeyi secmemin nedeni, ailemde, etrafimda, bloglarda yasayan milyorlarca yasemin annesinin dolustugu gruba elbet birgun kendimin de dahil olacagi fikrinin beni urkutmesiydi. geleneksel cocuk yetistirme metodunun belliki suyu cikmisti ve en mukemmel meyveyi yetistirmek isteyen ebeveynler, bilinc seviyesi citasini her gecen gun daha da yuksege itiyordu. bunun herhangi bir tarafi kotu olabilir miydi ki derken ve sorum cevapsiz kalirken Time dergisinin basligi takildi gozume. Kitapcida bir cirpida okudugum makalenin basligi overparenting'di ve hatta bu tip ebeveynlere helikopter ebeveyn denmekteyti..
Cocugu, planlandigi gunden itibaren siki ablukayla hayat projesi haline getirmek, kafatasi capini gugillayip yasitlariyla karsilastirmak, kalem tutus seklindeki ergonomiyi gelistirmek gibi orneklerle uzayip giden listenin neresine cizgi cekmek lazimdi hic fikrim yoktu. Cocugu elinde yarim ekmekle butun gun sokaga salmak ki yapilmisini gordum ve hayatina asiri mudahale etmek arasinda bir yerde durmak en guzeliydi muhtemelen ama ora kimbilir nereydi. zaten, kendi Yasemini sozkonusuyken, insan, kendine ne kadar soz gecirebilirdi?
Bu gun: Subat 2013 (prenses annesi blogger)
yazinin tamamini yaladim gitti..
yazinin tamamini yaladim gitti..