oynar baslikli napnarin cam sisem ve ben, hayat elimize (limon ve erik) verdikce dolap rafini cakma mesrubatlarla doldurmaya devam edecegiz.
(previously on mork.)
Friday, April 30, 2010
Friday, April 23, 2010
renkler ve (yan) etkileri
kafayı cizmis ressam taklidi yapmayı seviyor olabilirim ama bu sefer amacım bu degildi. gunlerdir gozumun onunde 'selam, ben zerafet' edasıyla boy uzatan orkidenin suluboya resmini yapmak istedim. olctum bictim cizdim. sıra boyamaya geldiginde sahip oldugum ve karıstırdıgım boya paletlerinin hicbirinden o melun renk cıkmadı. maviyle kırmızı mordu. beyazla kırmızı pembeydi de fusya neydi? o degil bu degil derken canim sıkıldı, ilgim dagıldı, soldan geldiler. gittiklerinde masada bu vardı..
Tuesday, April 20, 2010
we have a saying in india
Yuz yil filan onceymis. universiteye yeni girmisim. havam komple degismis. Aklimda asik oldugum zat-i muhtesem, kafam nerde bilmem... Omzumdan asagi kizil saclar upuzun... Oylesine bir gun evde, televizyon karsisindayim, derken, bes dakika sonra komsu mahallenin kuafor koltugundayim... Ben, kisaltalim ve golgeleyelim, demisim. Kuafor, yolalim ve rofleleyelim anlamis. Aradaki farki sac kuruduktan sonra anlamisim. Sonuc nezalet. Kafam turuncuymus da sanki, aralara kahverengiden golge dusmus. Kaslar butun heybetiyle inadina koyu kahve... Olan olmus. Yikadikca akarmis. Madem akmasini bekleyecektim niye saatlerdir folyo kafayim?... Yeniden boyatmayi go-z-um yememis. Iclenerek eve donmusum... Annem kapiyi acmis. Cigligi basmis... Arkamdan konussana be kadin fikrini yuzume soylemek zorunda misin?... Aksam babam gelmis, sacima dogru honkurmus. Vay efendim sanki donmusum. Gitmis guzelim saclarim... Var ya, simdi olsa, kalan kahveleri de yesile dondururum inadina... Aglamaya baslamisim. Babam taktik degistirmis. Gozu alisinca cok sevmismis. Gonlumu almak icin kendi sacini da ayni renge boyatmayi teklif etmis. Gulmusuz... Sac diplerini rimel fircasiyla siyaha boyarsam tipim az duzelir gibi olmus.. Elimi her sacima attigimda parmak uclarimin kararmasini yazmasam mi acaba... Sabah okul varmis. Muhtesemle bulusmusuz kortlarin orda. Soldan ikinci masanin sirti park yerine donuk koltugunda otururken yuzunu cevirmis, benim olmadigim tarafa. Vicdansiz meger sacima vurulmus. Ayakustu iki yalan atsa kolu yorulurmus... Ne geregi varmis. Dogal halime nolmus... Yuzunun seklini, sesinin tonunu ve kelimelerinin etkisini naftalinleyip yuz sene saklamis, lazim oldukca gerekli gediklere oturtmusum ki yuz yil filan sonra yeni ayakkabilara:
-nasil?
-degisik.
-iyi mi kotu mu?
-iyi.
-elestirel yorum yapabilir misin?
-yakismis.
-sevdin mi?
-sen sevdiysen.
-neden gercek fikrini soylemiyosun?
-kiziyosun.
Sunday, April 18, 2010
kim o kadin cikmazi (mullholland)
-bu kadin o kadin mi?
-hangi kadin?
-fotograftaki.
-yok.
-o o.
-degil yaw. bu nayomi.
-nayomi kim?
-ringdeki kadin.
-?
-samaraninki.
-haa. o kadin bu kadin mi?
-hangi kadin?
Friday, April 16, 2010
firtina oncesi
az sonra bu kucuk kutunun icine baliklama atlayip ortaligi cifit carsisina cevirecegim. daginip dagilip toplanmaktan, her aradigimi kutu, dolap ve cekmecelerde bulmaktan sikayetciyim. koskoca ev, sorlar burlar hep ikimizin biliyorum ama patlattigim bombalari elbet temizlemek zorunda kalmayacagim atolyemi hangi -aydinlik- koseye kurabilirim?
Wednesday, April 14, 2010
zurnanin zirt dedigi yerde Korece
nasil bir insan evladi okuyup anlamasi gereken makaleyi okumasi gereken zaman diliminde butun kalbiyle Korece ogrenmeye calisir? ben o resimli harflerin her birinin bir kelimeyi canlandirdigini dusunuyordum. yazmak, resim cizmek gibi birseydi ve insan hayatta kac kelime ezberleyebilirdi.. oysaki mis gibi harfler varmis tek tek, yanyana/ustuste dizilip kelime oluyormus ve ben su yapmam gereken isi yapip bitirene kadar Koreceyi sokmezsem neyim. beynimin nesi var ya da yok da asil isimi yapip bitirene kadar hic alakam olmayan milyor isle mesgul oluyorum?
Tuesday, April 13, 2010
kissadan hisse
1. tatli yiyenler tatli konusabilirler ama tatli satanlarin bu tip bi zorunlulugu olmayabilir.
2. ortakoy kumpirine niyet edenlere osmanli tokadi kismet olabilir.
3. canlandirmada gecen kisi ve kurumlarin gercekle ilgisi olabilir de olmayabilir de. bilemem. bana gul bahcesi vaad etmeyen baklavacinin ayar verdigi yerde gul boregi bitecegini bilsem yine de polemige girmem (neey?)
Monday, April 12, 2010
nipnisan
Sunday, April 11, 2010
şans
Wednesday, April 07, 2010
keske bitmeyeydi kosesi..2
Tuesday, April 06, 2010
Sunday, April 04, 2010
Friday, April 02, 2010
arkadaslik
sevgili komsum, iki yildir karsilikli hi'dan oteye gecemeyen sohbetimizden anladigim kadariyla iyisin hossun. gel gor ki, asansor yolunda karsilastigimiz her allahin gunu, o azman, cinsi belirsiz, uyuz ve cirkin kopeginin islak burnundan kacmaktan bikmis, kopek familyasinin topundan sogumus bulunuyorum be guzelim. hayir biz koseleri kaptikca, sen inadina tasmasiz gezdirdigin yavrunun! zararsiz oldugunu soyleyip bizi ayni asansore binmedigimiz icin kiniyormus gibi yapiyorsun ya ona da sinir oluyorum. yakinda bu mektubu yeminli bir tercuman araciligiyla kapinin altindan sana ulastiracagim. bu arada, gunduzleri sen evde yokken, koridor gecislerinde, kapinin otesinde bekleyen arkadasa miyavlayan benim. hic pisman degilim. bilgine arz ederim.
bir dost
Thursday, April 01, 2010
gunes enerjisi
Subscribe to:
Posts (Atom)