Friday, August 10, 2007

Bir kutu boya

Gelelim Sikago'nun sanatsal aktivitelerine demistim en son. Lafi baglayacagim yer biraz karisik ama anlatmaya Sennelier'den baslamak lazim. Kendisi 1887'den beri yasayan Fransiz bir boya markasi. Tanismamiz portatif suluboyam sayesindeydi ve daha ilk fircada asik olmustum canli civildak renklerine. Markanin sahibi Gustave amca vaktiyle Paris'in ileri gelen ressamlarina, boya uretir, Cezanne'i Gaugin'den ayri tutmaz, istenen renk hazirda yoksa bir kosu pigmentleri karistirip, kosulsuz musteri memnuniyetiyle hizmet verirmis. Bir gun Picasso demis ki: Gustave'im bana oyle bir boya yap ki, aklima estiginde, onume gelen malzemeye resim yapabileyim. Gustave Sennelier bu istek parcasi uzerine, boyanmayip yenilesi yagli pastelleri uretmis. Iste o pastellerden 48 tanesinin toplastigi kutunun bulundugu Blick magazasini, Sikago sokaklarina damladigim ilk gun farkettim. Kosarak ilerledigim mekanin yanibasindaki mucevherciye basimi cevirmedim bile, hedefe kitlemistim bir kere. Sanatsal mekanlarin, genellikle okullarin civarina yerlestigini bildigim bu dukkanda insan, her bir kalemi, boyayi ya da kagidi tek tek koklayabilir, farketmeden saatlerini harcayabilir. Ben de raflar arasinda dondum dolastim, bir tur daha attim. Kredi kartimin son ektresindeki rakamlari hatirlamaya calistim. Elime aldiklarimdan bir kismini geri biraktim. Biraktiklarimdan bir kismina kiyamadim geri aldim. Ve en sonunda aklima geldikce koklayip kutusuna biraktigim boyalari aldim...


Ilhama randevuyu bizim koyde verseydim, sarisin pastellerlerimi hepten kaybedecektim. Zira bizim buralarin Agustos'da baslayan sonbaharinda her sene ayni renkler moda. Ben de donusu beklemek yerine, muhtesem otelimin dibindeki Sikago sanat muzesini tavaf ettim. O tablodan bu tabloya ziplarken, Picasso'nun buhranli mavi doneminden, yasli gitarist resmine bakakaldim, heyecanlandim, duygulandim. Oysaki, gercek bir tabloya burun mesafesinden bakmanin tarifsiz hissini daha once de yasamistim. Uzun lafin kisasi, turlu cesit aninin toplami, ben Sikago'yu salonda sevdim. Bolge isverenlerini takipteyim. Kislari sicak diyarlara gocebilecegim, yazlari sanat okulunun nimetlerini test edebilecegim guzellikler pesindeyim...


(Son resmi bugun, otlayan dostlari rahatsiz etmeden cektim.)

16 comments:

Anonymous said...

Boyalarin cok guzelmis gule gule kullan. Neseli bir yazi olmus. Pastel boyalar Japonya'da ilkokul bebeleri boyasinlar ogrensiler diye ilk Japon amcalar tarafindan mum kullanarak yaratilmis. Tabi bunlar sanatcilar icin yetersiz kalmis, ilk kaliteli pasteller Picasso icin yaratilmis hatta ilk 50 rengi de bizzat kendisi secmis, bilemem morkoyunun 48 rengi onlardanmi acaba? Besiktasimizi da sampiyonlar ligi on eleme maclarindaki ustun performansindan dolayi kutluyor, Bobo'ya selam gonderiyoruz. Darisi guzide klubumuz Anderlecht'in basina!

Meltem said...

Ben de kapalıçarşı civarına gidince böyle oluyorum işte. Onun için de olabildiğince az sıklıkta mecbur kaldıkça gidiyorum yoksa sermayeyi kediye yüklüyorum anlayacağın. O yüzden seni şu an çok iyi anlıyorum. Boyalar içinde ben de en çok pastellerle çalışmayı sevmişimdir hep. Artık bu aldığın boyalarla neler yaptığını da görürüz herhalde:)

B5 said...

Sennelier??? Iyi markadir. Ama set epey pahali olsa gerek. Birkac sene önce Choiseul Pasajinda bir kirtasiye kesfetmistim Paris`te. Sennelier i ilk aldigim yer:)
Ama tek tek:Altin-114, Gümüs-111 ve Gökmavim-219 var. Seti görmek beni de heyecanlandirir.
Sen oradayken ucuz bir resim kursu ayarlasana Paris`e. Ya da sanat kursu bahanesi ile falan. Amerikali genc cok var öyle gelen. Hepsi de izledikleri filmlerin etkisinden mi , beyin yikanmasindan mi agizlari acik geziyorlar. Paris'in camuruna bile hayranlar :).Görüsürüz denk gelirse de :) Resim yapacak yer cok!

Berceste said...

Resim çizilir, fotoğraf çekilir :P

MorKoyun said...

Tesekkur ederim Anonimcim, ben Japonlarla ilgili olan kismi atlamisim yazarken:) Her ne kadar anonim takilsan da biz senin Carsi oldugunu biliyoruz:) Fenerlileri kizdirmayalim lutfen;)

Bir kiyabilirsem ne ler yapacagim Meltemcigim ben de bilmiyorum:) Hala kutuda dogru zaman ve dogru resmi bekliyorlar:)

Ah b5cigim, senin bu onerinin gerceklesmesi icin saglam cuzdan lazim, baksana ben daha 40kusur boya parasini anca denklestiriyorum:) Belki olur bir zaman, o tasvir ettigin agzi acik orencilerden biri de ben olurum kimbilir:)

Anonymous said...

Bacak kadarken de ayniydi bu, cok guzel yagli pastellerini resim dersinde gozu gibi korur bizimle paylasmazdi, canim benim yaaa, hep gozumun onune geliyo. Annemlere bi bidon su yollasam goturebilir misin? Aglanacak halimize guluyoruz iste, bir ceza verilmeli diye dusunuyorum Ankara'yi bu hale getiren sorumsuzlara, degil mi?

MorKoyun said...

Bercestecim, bahsettigin mevzu fotograf forumlarinda konu basligi, herkesin fikri ayri. Fotograf da artik bir sanat kategorisi olduguna gore, resimdeki firca ve boyanin yerine, mouse ve photoshopla fotografa kattigimiz yorum, ona artik 'resim' diyebilmemizi saglar. Bence;)
Ve ayrica sekilci zihniyeti siddetle kiniyor, Turkce'nin sikayet edilir hale gelmesinde hatri sayilir katkisi oldugunu dusunuyorum:)

Sulucanim, yorumlarini cok ozlemistim hosgeldin:) Uc bes pastel icin kalbini kirdigim tum arkadaslarimdan ozur dilerim ama o pasteller yagsizdi ve cok kolay kiriliyordu be canim arkadasim:)) Hem birinize sarimi versem digeriniz yesilimden isteyecekti ve ben telafisi mumkun olmayan kayiplar yasayacaktim:))
Cok yakin zamanda, sehrin her bir kosebasinda havuz fiskiye ve selale sipirdarken simdi susuzluktan kiriliyor olmasi cok enteresan bence:) Baskanin ileri goruslulugune sayiyorum durumu, hani yarin bir gun sular aktiginda yeniden caglayan Kecioren selalesine bakip sukur edecegiz, hanemize yazilan arti puanlar sayesinde bir daha baraj dibi gormeyecegiz:))

Anonymous said...

Offff of, Ankara'nın halini bir görseniz...Deposu olmayan en fakir insanlar 2 gün gün dayanabildi. 1 haftanın sonunda, en zenginler, ne bileyim elçilik çalışanları falan isyanlarda. Sokaklarda yürüyorsun,Sakarya, İzmir Caddesi, Kızılay, heryer pis kokuyor. Bir markete giriyorsun, ter kokusundan burnun düşüyor...Daha neler söylemek isterim, ama Pastel Boya Cimrisi :) canım arkadaşımın kişisel alanını kendi nefretimi kusma alanına çevirmek istemiyorum...Ben zaten buraya "Çektiğin fotoğraf ne kadar güzellll...ve tabi yukarıdaki benzer fotoda, ama bunu daha çok sevdim" demek için uğramıştım.

Sulucum, vesile ile aklıma geldi, annenler umarım iyidir. Kaçsalardı ya Foça taraflarına? Bir zamanlar sizin yazlar oralarda geçmez miydi? MorK gelecekmiş, görüşürüz diye umuyorum, senin de yolun buralara düşerse ara olmaz mı? Sevgiler...

MorKoyun said...

Pofitim sakin ol, bak elalem turlu cesit antirikli metod bulmus su tasarrufu icin, Turk mucit yarismasinda katilimci patlamasi yasanabilir:) Hem o kadar soylendi kalmayin Ankara'da, akraba ziyareti yapin diye. Ben de gorusebiecegimizi umuyorum, gecen seferki gibi muhallebicide mesela:)
Ayrica cimri degil tutumlu diyelim biz ona;)

Daphne said...

Yanliz o son resim var ya...
Super kadraj, super tonlama!
Buyugunu merak ettim, tikliyorum buyumuyo bu meret!

Daphne said...

ayrica sen Berceste'ye bakma, ha fotograf ha resim..butun dunya "picture" diyor da bizim ukala Fotokritikciler tutturmus resim cizilir, fotograf cekilir diye. fotograf da "isikla cizmek" olduguna gore resim olabilir kanimca...

Zekeriya hoca bile olur diyor :P

MorKoyun said...

Artik buyuyor Defnecim ama buyudugunde umdugunu bulamayabilirsin:) Ben renkleriyle biraz oynadim fotografi resim yaptim;)Hem Zekeriya hoca caiz dediyse bize laf soylemek dusmez artik:))

Daphne said...

:) haklisin...
nerde bu fotografin netligi?? netlemeden mi cektin? odev veriyorum bu foto bastan cekilecek, ispanakli casserole bloga eklenecek yoksa ben meraktan catlayacak :P

canim ispanakli borek istedi bak simdi...iskenderin arkasindan yaninda tavsan kani cayla beraber :P

MorKoyun said...

Yook yok ne ispanak ne borek ne corek yok artik bu blogda! Bak halay yazdik ona bile aseren oldu, dadindan yenmez sekliyle mi anlatiyorum nedir:))

karga'nın günü said...

Selam,
Yazılarınızı okuyordum buna yorum bırakmadan edemedim. Bende kırtasiyeymiş, boyaymış pek severim. Kırtasiyelere ve kitapçılara girince içimdeki tatlı canavar uyanıyor ve elim kolum dolu çıkıyorum. Pastel boya kokusuna da pek bayılırım. Ama sadece çöp adam çizebiliyorum.Allah bütün yeteneği kardeşime vermiş :)))

MorKoyun said...

Baykuscum copadamlarini gelistir sende:) Hem bak pastelleri en cok Pikasso kullaniyormus yani oyle gercek insan formlari filan yapmana gerek yok, kubik, geometrik, surrealist takilirsin cok sahane sanat olur, maksat boya minciklamak karistirip kagidi doldurmak, bir de doyasiya koklamak:)