Wednesday, August 06, 2008

N'orleans

'Ben bir iri cezveyim, konferans ayda olsa giderim, otel ilen ucagimi verin, kaydimi (registration) ben kendim de oderim' turkusuyle il il gezdigim Amerika elinin en nadide parcalarindan biri, New Orleans'i yazmaya karar vermistim ki aman bir usengeclik bir agirlik coktu ustume. Aksam yemeginden ziyade keskulun ustune caktigim cilekli dondurmanin rehaveti olsa gerek. Her neyse...

Dort kisa gunden aklimda kalan muzikler, kokular, insanlar, sokaklar ve evlerden ibaret. Bir de nefes aldirmayan nem ilen her aksamustu sektirmeden indirip insani bir anda donuna kadar islatan yagmurlar. Hani dusuk butceli Turk filmlerinde kullanilanlardan...

Baska baska... iste anahtar kelimeler, arayan bulsun, gormeden, yemeden, ugramadan gecmesin...

Bourbon Street-
Mardi Gras zamani iki dizi renkli boncuga bir cift gogus fora etmenin gelenek oldugu cadde... Preservation Hall-cikolata renkli amcalar, esprileri ve laf yetistirmeleri... summertime and living is easy-hala kulagimda... komurde istiridye-chargrilled oyster... French Quarter'daki evler-sahane, ara sokaklarin kosebasi calgicilari-dans da ediyorlar, balkon islemeleri-mukemmel, antikacilar ve resim galerileri- cok zevkli... Gece hayatinin tadini en az insanlar kadar cikaran el buyuklugunde hamam bocekleri...European Jazz Bar-konuk sanatcilari var... Frenchman street- hava karardiktan sonra aman diyim... Snug Harbor-insanin her aksam cazi geliyor... Yirmidort saat acik Cafe Du Monde-nostaljik dekor, Beignet-pudra sekerli Fransiz pisisi-o masalardaki beyaz sekerlik ekstra pudra sekeri degil toz seker, Cafe Au Lait-bildigin sutlu filtre kahve-ne sutuyse acayip gaz yapiyor... Red fish- yaman kirmizi balik... Abita-yoresel bira... French marketin ordaki yerel pizzaci-ben boyle pizza yemedim...

Sehri gezerken sayisiz kere farkettim ki, Katrina'nin parca pincik ettigi yerleri, simdiki hallerini, insanlarin yasadiklarini, biz, baska sehir ve eyaletlerdeki insanlar uzaktan cok da iyi kavrayamamisiz... ekmegini turizmden yiyen sehri memnuniyetle tavsiye ederim..Gezdim, gordum, yedim, ictim. Cok sevdim. Firsat olsa yine giderim...


5 comments:

ycurl said...

Firtinadan once iki kere gitme sansina sahip olmustum. Amerika'nin en kendine ozgur sehri. baska da yok zaten :))

B5 said...

New Orleans'i bilmiyorum, aklima ilk ve tek gelen cikolata renkliler ve muzikleri idi. French Quarter mi Vieux Carré mi, sen soyledin diye merak ettim. Bunu ogrendim(*). Sen yine yazmaya devam et, konferans bahane :)
* http://www.neworleansonline.com/

Açalya said...

Cocuk olunca konferanslara takilamadim Tammo`nun pesine, ama artik Dante buyudu...umarim biz de gideriz New Orleans`a, pek ozendim.

Ebruli said...

İnşallah yine gidersin, mor koyun...

Simon said...

Insallah yine gidersin ama bugunlerde degil. Gerci gidiste yol bos olur o bakimdan rahat edersin de, donerken biraz trafik yapabilir... (Ben yeni ordan geldim, milim kimildamiyor abi diyen Istanbul taksicilerini hatirladim ya).

Bi de uzaktan boyle milletin dertleriyle dalga gectigim icin utandim da kendime kizdim simdi. Bizim burayi sel bassin boyle diyebiliyor muyum bakalim?