Wednesday, June 25, 2008

sevgili gunnuk,
kendimi tekrarlamaktan hoslanmam bilirsin. lakin gunler birbirinin tipkisi gecip giderken bu kalbim kadar temiz sayfaya degisik ne yazabilecegimi bilmiyorum. mezun olduktan sonra baslayacagini dusundugum, koseyi dondum muydu karsima cikiverecek, gercek, guzel, aktif, dinamik, heycanli, yolda hic tanimadigim birinin bana cicek vermesine sasirmadigim hayat buralarda bir yerde de ben goremiyor olabilir miyim?
oysa ki doktora yaparken her sey ne guzelmis. ne idigum belirsiz, n'edecegim belirsiz bir alametin icinde bitirecegim gunu saymakla gecen yillarimin bir gayesi, bir anlami, bir efendime soyleyeyim ahengi varmis meger. ya simdi? onca sumuklu gune yeniden doner miyim endisesiyle, bir seneyi asan kontratlara imza atmaya korkuyorum. sevmeyecegimi hissettigim isverenlerden, bagli bulunduklari isyerlerinden kaciyorum. hic para kazanmam gerekmesin, kimse benden birsey beklemesin, alkislanayim ama ses cikmasin istiyorum. bilmem anlatabiliyor muyum?
velhasil gunnuk, sakin mutsuz oldugumu sanma. bilakis, konusurken hayatta kullanmayacagim kelimelerle cumleler dizebilecek kadar neseliyim. guldugum kadar gulduruyorum. bir tek, bi'tek derdim var. son dakika golleri artik canima yetti. ya butun butun gelsin beklenen, en basindan, en beklenmeyen yaniyla, ya da hic gelmesin. ucundan gostermesin, umut vermesin, heveslendirmesin, hic baslamadan bitsin.
dur bi cayimi iceyim, sonra, muhtemelen yazdiklarimi siler halime bin sukur ederim.


Saturday, June 14, 2008

Kucuk izcinin seyir defteri-2

17 Mayis Persembe-ogleden sonra
Yuruyus istikameti MirrorLake. Yol kisa ve kolaymis. Yalan. Yuru yuru gol mol yok meydanda. Patika nehir kenarindan daglara kivriliyor. Fonda nehir gurultusu kesilince bastiran orman sessizligi urpertici. Insan donup donup arkasina bakiyor. Hersey cok tanidik. Az sonra Jacob'un kulubesini, Others'in uc besini filan gorecekmisim gibi derken patika su altinda kaliyor. Iki ayakkabi yuksekligindeki seviyeyle yol, ciplak ayak, yosunlara basilarak gecilecek belli ki... Bastigim suyun kar suyu oldugunu hatirliyorum aninda. Her adimda bir parmak biraksam ruhumun duyacagini sanmam. Buzzz.


Bir saatten fazla yuruyusun ardindan, karanlik ormanin icine icine sokulup gereginden fazla tirsmamizin da etkisiyle, halen gole varmamis olmamiz bizi azicik suphelendiriyor. Anlamaya usendigimiz haritayi serip yollari takip ediyoruz. Kufur... Biraz kufur daha... Gol patikasini gecmisiz. Bambaska yola girmisiz. Ebe horekesi mevzilerine kadar gelmisiz. Sucu birbirine atmalar, donus yolunu bellege kazimalar, varis saatini hesaplamalar...






Hava kararmaya basladi. Gunesle birlikte, baltalar elimizde uzunip belimizde nesesi de sondu. Hizli hizli yuruyoruz. Nehre ulasmaya calisan kucuk derelerin islattigi cimlere sivrisinekler peydah olmus. Sivrisinek dediysem lafin gelisi. Anofel olarak tabir ettigimiz kanat cirparak ucan kus misali hayvanlar. Tisort, sort, corap, bacak, parmak, burun, kulak ayirt etmeden ve gozgore gore, isirip kacmak yerine isirdigi yerden bir adim oteye yuruyup bir daha isiriyor serefsizler...

Nihayet donus yolu Mirror lake'i buluyor. Batan gunesin kirintilarini, ayna golun uzerinden izlemek butun o isiriklara deger. Fona hakim sessizligi yer yer delen kus sesleri var. Kosusturmayla gecen hayata nispet gol oyle sakin ve durgun ki. Etkilenmemek mumkun degil...

Gunesi manzaraya batirip kamp yerine donerken, biz yururken nerede oldugunu merak ettigim bir grup insanin orman ici telasini fark ediyorum. Tripodunu kurmaya calisan en yakin izciye soruyorum. Ilerde ayi varmis. Adrenalin mi desem merak mi bilmem hem ayi mahaline ilerleyip hem de gurultu olsun sakata gelmiyeyim diye, yuksek desibelli sesimle diger izci arkadaslarima sesleniyorum. Sekiz on kizgin gozu uzerimde hissedince anliyorum ki ormanda ayi gormek sessizlik gerektiren, sevinilesi bir durum imis. Millet cit cikarmadan izler, hayvani makina kadrajindan cikarmamaya didinirmis. O bagirip cagirmalar basbasa kalinan ormantik durumlar icinmis. Mubarekler aslan gorseler onune izci atip yemesini resimleyecekler. Ayi gorgusuzu rontgenci arkadaslardan ve oyuncaga benzer iki kucuk yavrusunu gezmeye cikarmis iri anne ayidan ozur dileyerek uzaklasiyorum.
17 Mayis Persembe-aksam
Uzerimdeki kirlerle kumadamla yarisabilirim, oturup bir butun dana yiyebilirim, suracikta cimlere kivrilip yuz yil uyuyabi

Friday, June 13, 2008

icimdeki oto-hayir mekanizmasi

herseyde bi hayir vardir ekolunden yetismis olmam, olum kalim ask ayrilik gibi amansizlik icermedikce hayatta hicbirseye belirli zaman diliminden fazla uzulmeme izin vermiyor. oto-hayir mekanizmam eksileri artilari dengeleyip umut vaad eden bir noktayi aydinlativeriyor. kimi zaman icinde bulundugum sartlarin boktanligina sinirlenemiyorum bile...
mesela, gunesli kavruk yuzbin derece sicak gecen onlarca gunden sonra, bu oglen gumbur gumbur gurultuyle indiren yagmur, davet edildigim tekneli, nehirli, gezmeli aksamustu planlarini suya gommek uzere... sinirleneyim diyorum, icimden bir ses, vardir bir hayir diyor. ama boyle hayrin diyecek olsam, bak hem cuma hem 13, suyla saka, aman diyim, diyor.

Tuesday, June 10, 2008

icgudu sen bizim her seyimizsin

30 aylik (iki tam bir bucuk) pamuk helvadan bozma bir kiz cocugunun, kurufasulyeden hallice iki ayak parmagini acitmasina ve parmak boyu sebebiyle yurumesini neredeyse imkansizlastirmasina ragmen, kendi basina bile giyemedigi, yassi pogaca buyuklugunde bir cift mor boncuklu parmak arasi terligi, inatla ayaginda tutmasina, bu sayede keyfine keyif katmasina sahit oldum. sasirdim desem yalan olur.

Tuesday, June 03, 2008

Kucuk izcinin seyir defteri 1

15 Mayis Persembe, Yosemite National Park, ogleye dogru
Lost'u kacirdim ama ziyani yok, bulundugum yerde kendime bolum cekecek imkanlarim var. Daha dogrusu imkansizligim. Ben ki doga sporlarina, ' neisinvarlanorda-oturevinde-cayickestaneye' icerikli hisler besleyen, gercek anlamiyla evcil bir insanim. Hangi ara ve ne tip gazla, sirtinda su, peksimet, yedek don ve feneriyle orman patikasina dalan futursuz kirmizi baslikli kizcagiza dondum tam olarak bilmiyorum.

Sozumona park. Yer yer karanlik bildigin orman. Mayis en civcivli aymis zira kar sulari selaleleri costurmus. Heryer saril saril. Dort yanim doga takvimi manzarasi. Nerenin resmini ceksem karar veremedim. En sonunda attim makinayi cantaya, gordugum bana kalsin dedim. Aklimda kalanlardan bir demeti seyir defterime gecirdim.

15 Mayis Persembe, ayni yer-oglen filan
Dag aslaniyla karsilasirsak kacmayacakmisiz. Bagirip cagirip oldugumuzdan buyuk gorunecekmisiz. Ben zaten yasimi gostermem, olgunumdur dedim. O oyle degilmis. Cali mali alip elimize sallayacakmisiz. Ayi sanip kacsin diye. Hayvanin zeka geriligine bir de insiyatifine baglamisiz umudu meger. Bunca yildir ayni ormanda insanlarla muhattap olup onlari hala ayi sanan aslan varsa kendisini dogal seleksiyona havale ederim. Korkudan maymuna donen insan hikayelerini birbirlerine anlatip egleniyor bunlar kesin. Yine de temkinli olmak lazim. Ayni yontemi ayiyla karsilasirsak da uygulayacakmisiz. Bu sefer bizi ne sanmasini bekledigimizden cok emin degilim. Sormadim da. Korkum yine ayi sanip, hal hatir sormaya, asilmaya bilemedin ates almaya yanimiza gelmesi...Kismet.

Devam etmesi umidiyle...