Monday, April 30, 2007

genel kefir kulturu

Bir rivayete gore bebeyken pazarda kaybedildigimde cilek tezgahinin onunde bulunmusum. Su yasimda, doyasiya cilek yemek icin yine kendimi kaybetmis olmam gerekiyor cunku benim cilegin en aglanasi kalem oldugu bir liste yiyecege allerjim var. Daha alkol nedir bilmez karacigerim kucucuk yasimda secici yedirgen tavriyla az burnumdan getirmedi. Sirf ben yemiyeyim diye evimiz nice cileksiz yazlar gecirdi, kizarmis patatesten tabagima uc bes telden fazlasi dusmedi. Ve hatta belki de bu yuzden ketcap ve kola sevemedim sevmem...

Ailem yolunda gitmeyen bir seyler oldugunu sezdiginde adamakilli doktora goturup bir cirpida anlamak yerine, allerji maddelerini tek tek tecrube ederek liste olusturmayi tercih etmis. Besin kaynagim Balcova ineklerinin tam yagli sutu, sapigi oldugum cilekler, yumurta, cikolata, kizartma derken yillara yayilan test surecinin izlerini en cok tek basamakli yas fotograflarimda goruyorum. Ozellikle baslangica yakin resimlerde, olmasi gereken surat elemanlarima ilaveten ikinci bir burun, alnimin ortasinda ucuncu bir goz seklinde, yahut gozkapagim icin ayrilan bolgede vurdumduymaz bir ciban ikamet etmekte. Boyutlarimiz karsilastirildiginda poz veren sivilcenin ustunde cikan benmisim hissine kapiliyor insan.

Suratimi yabancilarla paylastigim bu zamanlarin mucize kurtaricisi Kefir'i market rafinda gorunce dayanamadim, eski gunlerin hatrina sepete attim. O vakitler sadece hifzissihha'nin, kurumun adini dogru soyleyebilenlere verdigi, evde beslenen kefiri, cogalma hizina istinaden dunyayi ele gecirmemesi icin surekli icip azaltiyordum. Bir zaman sonra suratimdaki isgalciler yok oldu, puruzsuz bebek gibi bir cilde sahip oldum zira hala bebektim... Goruyorum ki icmedigim sure icinde gercekten de yayilip, bogurtlen seftali ne ararsan var aromali halleriyle piyasayi ele gecirmisler. Zamane kefiri eskinin yerini tutar mi, o eski kefirler hala piyasada mi bilmiyorum ama unutmadigim ayranimsi sut tadini hala severim, tavsiye ederim. Icin, icirin efendim.



Not: Kefir, son zamanlarda cok duyar oldugumuz, reklamlardan tanidigimiz dogal 'probiyotik'tir. Iceriginde yogurttakinden farkli -daha kolay sindirilen, daha uzun omurlu ve daha yararli-aktif maya barindirir.
Kefir kulturunun sutte uygun kosullarda mayalandirilmasiyla uretilir. En bilinen etki bolgesi barsak ve sindirim sistemidir, karaciger ve safra kesesi aktivitelerini duzenledigi bilgisi yukarida bahsettigim allerji dokuntulerini hafifletmesini, yok etmesini aciklayabilir. Bagisiklik sistemini guclendirmesi ve kanser riskini azaltmasi uzun omur vakalariyla alakalidir. Garip tadina ragmen en az alti ay duzenli icildiginde etki gostermeye basladigini yaziyor kaynak, bizzat zaman tutma girisiminde bulunmadim...

Thursday, April 26, 2007

Ebenin oyuna cevabi

Efendim oyun oyun degil bir nevi GRE'nin analitik writing bolumu... en bastan adiyla carpiyor adama: 3x3. aman yarebbi diyor insan benim hayatimda iste budur diyecegim 9 sey var mi ki? benim gibi kararsiz ve genel gecer zevklere sahip bir dunyaliysaniz, tas catlasa 3-4 seyden eminsinizdir ki bu 3-4'ten biri zaten bamya sevip sevmediginizdir...

yazmaya bir baslayalim bakalim, belki yazdikca hayat felsefemi olustururum. itiraf ediyorum asil korkum, yasadigim, gezdigim ve tatile gittigim yerleri rakamla ve yaziyla listeledigimde bunalima girme ihtimalim. yas olmus bilmem kac gel gor ki yaptiklarim yapacaklarimin en fazla 10'da biri...

1. Daha once yasadigim 3 sehir?
Ankara, Izmir, Ankara

2. Tatil için gittiğiniz, gördüğünüz ve önerdiğiniz 3 yer?
Beylere Moskova'yi dogal guzellikleri acisindan oneriyorum yalniz bekar olmayanlarin seyehat oncesi gozlerinin oyulmasinda fayda var, Antep ve Urfa'nin dahil oldugu kebap baglantili bir Guneydogu turunu midesini sevenlere, sakin sessiz deniz keyfiyle bir burun ilerdeki sosyeteyi yakindan izleyip hayret etmek isteyenlere Bodrum-Turkbuku'nun etrafindaki koylari tavsiye ediyorum.


3. Yaşamak istediğiniz veya görmek istediğiniz 3 şehir?
Avrupa'da herhangi bir yer, Guney Amerika'da herhangi bir yer ve Karadeniz'de her hangi bir yer olarak ozetleyebilirim gormek istediklerimi ancak yasamak istedigim yer konusu karisik. Su anki memleket tercihim yollar:) kok salma vakti gelirse birgun, deniz olsun, insan olsun, olmusken Eski Foca olsun isterim.

4. Şu anki mesleğiniz nedir?
Tam zamanli akademik amele, biraz yuksek muhendis.


5.Dünyaya Yeniden Gelseydiniz Hangi Mesleği Yapmak İsterdiniz?
Bendeki sansla, fazladan 3-5 kez de gelsem her seferinde ayri telden calardim eminim. Ama ideal kosullar sozkonusuysa evimin kadini olmak isterdim.

6. Kesinlikle Yapmam Dediğiniz Meslek?
Buyuk konusmamaktan yanayim, tukurdugumu yalarim o ayri ama ben ne is olsa yaparim.

7. Yaşam felsefenizi oluşturan sözlerden biri?
Hallolur onlar hallolur;)

8. Bir Kitaptan Alınma Çok Sevdiğiniz Bölüm, Paragraf yada Kısım?
Bu soruya bir cevap hatirlamak mumkun degil ama
KucukPrens kitabinin tamamini sevip kendime hatirlatirim (bkz: bana bir koyun ciz!)

9. Çok Sevdiğiniz Bir Şiirin Bir Parçası?
Elden ele dolasan maillerden aklimda kalan siirimsi bir yazidan:


Boşver be yaşı başı!
gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver?
şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan,
sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver?..
(Can Yucel)


Kendim icin buyuk, blog alemi icin kucuk bir adim atarak bu oyunun cikmaz sokagi olmayi tercih ediyorum. Hadi yine iyisiniz, ders bos!

(Not: Oyun icin Fatma ve Daphne'nin ozel, Ekmekcikiz'in genel, Berceste'nin aklindan gecen davetine tesekkur ederim...)

Monday, April 23, 2007

Saturday, April 21, 2007

seyir defterimden

Pitssburgh, PA, Nisan 12

ilk ya da orta ogreniminin en az bir iki yilini Ankara'da gecirenler bilir. en kral okul gezisi MTA muzesinedir. aytasiydi, kemikti suydu buydu derken zaman sel olur akar, ders kaynar, zaten yillar yili ayni yere geziye goturuluyor olmanin verdigi asinalikla 'ne demeye gezi yaptik, gezide neler karistirdik?' konulu kompozisyon ezberden yazilir. oh ne aladir. konuya girisin, seyir defterime dokundugu yer MTA muzesinin resmini gordugunuz nadide demirbasi tiknaz dinozor... Pittsburgh havaalanina inenleri karsilayan bu kadim dost insanda tanidik hisler uyandiriyor, adeta bagrina basiyor. hos bes muhabbet faslindan sonra vedalasip ayrildigimizda dis mekanin soguk havasi beni artik sasirtmiyor, her yer kuresel isinmadan nasibini aladursun uc nehrin kesistigi bol koprulu bu guzel sehir uc mevsim bolgesel islaniyor.

(Dinoyla ilgilenen kalabaligin yas ortalamasi 5 idi, aralarinda boyum uzun kactigindan tek poz resim cekebildim:)

Jerry Seinfeld, Nisan 14

misyonum cok okuyarak kaybettigim zamana denk gezmek olunca hic bos durasim gelmiyor. ilk kulturel aktivite Jerry Seinfeld'le randevum. gosteri biletlerinin, satisa ciktigi dorduncu saatte bittigi dedikodusu etrafa yayilmisken sahneye uzak koseden de olsa bilet sahibi sansli azinlikta olduguma seviniyorum. bir saat once onunden gectigimde insansiz ve yagmursuz biraktigim gosteri salonu kapisini yarim saat sonra suslenip geri dondugumde sagnak yagmurlu ve iki sokak asagi uzayan insan kuyruklu buluyorum. bu topraklarda bunca insani bu vaziyette kumelenmis gormek sik rastlanan bir durum degil. duyan gelmis, nezalet. hayatin anlamini sorgulamaya imkan verecek uzunluga ermis kuyrugun sonuna gecip, topuklu ayakkabi yerine bir semsiye edinmeyi akil etmeyisimin sacimin uzunluguyla alakasini dusunuyorum...

"Sometimes the road less traveled is less traveled for a reason"

salona girmeye hak kazandigimda elimdeki bileti kurulayip coktan vefat etmis ancak hurmeten gomulmemis yergosterici antikamcaya uzatiyorum. sasiriyor, amaan kim anlatacak simdi bunu ifadesi yuzunde derin bir nefes aliyor, merdiveni cik sola don, bir daha cik yine don, yine cik... nefes bitti pek tabii... bileydim catidan inerdim pismanligiyla koltuk mintikama tirmaniyorum... oturdugum noktadan sahnedeki insan, cay tepsisinde orta halli kurufasulye tanesi gorunumunde. mimikler soyle dursun el kol hareketini secebilecegimden supheliyim... yerden kazanmak maksadiyla orta boy bir kalca kemigi genisliginde uretilmis, balik istifi yerlestirilmis koltuklara akin akin insan hucum ederken, Amerikan standartlarinda bir bey sevdicegini diger yanina alarak yanimdaki bos koltuga yaklasiyor ve koltuga sikisiyor. oturmak kelimesi bu eylem icin uygun degil zira amca bosluklara difuzyon yoluyla tasiyor. Seinfeld oncesi sahne alan uvertur komedyen sayesinde kaptirmis gulerken son kale ortak koltuk kolumuzu kaptirmam hic de iyi olmuyor...

derken Jerry Bey sahne aliyor. once yavastan bildik espirilerden sohbeti aciyor. yillardir komikligini koruyan yerel ve ulusal haber bultenlerinden derleme andonluklara, antipatik hava durumu sunuslarina, trajikomik reklam yalanlarina deginerek isinma turlarini bitirip bizzat kendini, evliligini, annesini, cocuklariyla iliskilerini anlatmaya baslayinca cosuyor, tutana askoluyor. gunluk hayatin siradan hallerini farkeden herkesten farkli olarak bu halleri genelleyip ozetlemesi, gulmeye doyulasi cumlelerle lafa dokmesi, bir de bunu yaparken cok eglenmesi gercekten takdir edilesi. yuzunu secemedigimden 53'unde olduguna sasiriyorum. insana sunulmus en guzel hediyelerden birinin mizah anlayisi oldugunu dusunuyorum, uretebilmek kadar tuketebilmek de meziyet nitekim...

cok gulduk cok aglamasak bari temennisiyle seyrimi defterlemeye devam ediyorum...






buralarin yerlisi Batman'in objektifinden Downtown










Wednesday, April 18, 2007

az sonra

cok okuyan ve cok gezen arasinda suregelen bilgi dagarcigi karsilastirmasina aciklik getirmek amaciyla yoklugumda cok kitap okudum, akademik inek oldum. bildiklerimin bir kismi test edilip onaylandi, macin ikinci devresinden once cok gezmek uzre yola koyuldum. kulturel aktivitelerde bulundum. tebdil-i mekan ferahliginin tadina doyamadan geri donup kendimi yeniden kitaplarin arasinda buldum. okudugum benim olsun gezip gordugumu anlatayim...


(muzik Babel'den Meksika'ya giris parcasi, resim bizim koye giris manzarasi)

Tuesday, April 03, 2007


4 vurusluk sus'tayim, 9 8'lik keyfimle 3 vakte donecegim...

Sunday, April 01, 2007

sordum sari cicege


gelisiguzel cayirlarda acan bu zipciktiyi yillar yili gozum bir yerden isiriyordu. her sene zamani sasirmadan, hem kimse acmaya cesaret edemezken ciceklerini fora etmesine hem de iki gun oncesinde atistiran karin mevsimin son sogugu oldugunu bilmesine hayrandim. adi daffodil dediler. sulalesine toptan narcissus denirmis. isim babasi Narkissos kendi suretine askiyla dunyadan gocen tarih kisisiyken bunca basina buyruk tavir kalitimsal olmali, yoksa gunese sirtini donmeyi hangi polen sahibi goze alir ki?

resimdeki sarisina bu sabah arka bahce yesilliginde rastladim, makinamla yaklastim iki uc pozdan sonra tanis olduk. bizim nergisin halakiziymis. hismi gibi parfum sevmez dogal sarisinmis. havalar isindi mi paskalya (easter) torenlerini baslatir, bahar geldi haniiim demeye kimsesiz cayirlara dadanirmis...

(narsist demisken, siz mütevazi kelimesinin son harfindeki noktanin onemini farkeden azinliktan misiniz?)