Tuesday, April 21, 2009

stresli gunlerdeyim


sakizini edebiyle cignemeyene elimin tersini ekleme istedigimin kokeni eskidikce, sakizla birlikte gayet genel adab-i muaseret kurallarini cigneyen insanlara kaptigim gicik buyuyor... fevkalade sakizseveligime ragmen bir gun Singapur'a tasinabilirim.


Thursday, April 16, 2009

hepimiz muhendisiz


Bir onceki diyaloga gelen yorumlardan yola cikarak aliyorum sazi elime... muhendis dogulur saniyorsaniz yaniliyorsunuz. kimi insanlar dogustan muhendis beceri ve mantigina sahip olabilir, o ayri. ben sifatini sectigi meslekle kazananlari kastediyorum.
muhendislik egitimi ailede baslar. bir muhendisin mutlak suretle rol model aldigi, tercihen aile icinde ya da cok yakininda bir baska muhendis vardir. bu durumda muhendislik babadan ogula gecer, kalitimsaldir diyebiliriz. cok zorlarsak muhendislerin bolunerek cogaldigini bile iddia edebiliriz. 
Anadolulisesi sinavi senin Fenlisesi sinavi benim kosturmaktan bitap dusmus mutemadiyen caliskan yer yer inek bunye asosyalligi bir yasam bicimi, ozenilesi bir elit sinif, bir daha zeki olma hali sandigi, gayet dengesiz ve ne idugu belirsiz ergenlik doneminde MF'ci(matematik-fen) oluverir. bu yanilsamada ailenin payi suphesiz cok buyuktur. bu tip ailelerde soz konusu evladin sanata, edebiyata, spora ve isletme kantinine duydugu ilgi onemsizdir. okuyup adam olanin boyu Tcetveliyle olculur. bazi ailelerde o kulaga takilip kalp dinlenen aletle.
ha cocuk gercekten matematikfensel kafaya sahipse ve bunu kullanabilecek kapasitedeyse temel bilimler ve muhendislik alemi adina ne ala. ama yok benim gibi sirf abisiyle girdigi sidik yarisi sonucu bu yola dustuyse ve yaptigi yapacagi hersey ezber ve bir bakista kavrama-gorsel hafiza- yetenegi uzerine kuruluysa yan basmaca..
ne diyorduk? temel muhendislik egitimi dersleri neseli kalkulus, antin kuntin sekillerin ic dunyalarindan banane mantigiyla taramali cizim, fizink106, dikkat gelistiren fortran (parantezi kapamayi unuttugun satir sana yol, su, kufur, error mesaji olarak doner), yer yer nezalet kimya 107, statik mitatik kapsar. isimlerinin ayri ayri tumturakli olmasina nispet 'temel' basligi altinda toplanmalarin sebebi, dolma yapip gelenden ekmek istedigimiz hayatta asla birebir uygulanamaz olmalaridir. oysaki bu kullanissizliga ragmen sonraki donem derslerinin ilk zinciri olmalarindan kelli acayip onemlidirler. kumulatif ortalamaya sagladiklari negatif katki da eklenince insani daha bismillah ilk senesinde degisik yerlerinden solumaya mecbur birakirlar. zaten herkes bilir ki temel dersler dahil muhendislik egitiminin amaci insana bir bakista saglam sallama yetenegi kazandirmaktir. 
ikinci senenin bonus niteligindeki nesesi genellikle bolum derslerine giris adini tasiyan ornekleme dersidir. tipik kodadi 201'dir. degisik muhendislik alanlarinda degisik tatlari olsa da ortak amac kucuk muhendise basina neler gelecegini ufaktan anlatmaktir. bu baglamda kod adini su an hatirlamadigim DIF dersinin hayattaki amaci henuz anlasilamamistir (evet o melunun kodu 255 idi tesekkurler..)
bir yandan irii ufakli teorik temel dersler can okurken bir yandan da egitim paket programi kucuk muhendisleri sosyallesebilecegi, adamligin yaninda insanliga sevk edebilecegi pencerelerden baktirir. goren gozlerin sahibini uyandirir. bir tarih, bir ingilizce, turkce ile baska bolumlerin kizlariyla kaynasma ortami saglar. ha bolum bastan bahtsizsa, misal makinelerle petrol ayni gruptaysa o vakit umutlar 3 ve 4uncu senelerin teknik olmayan secmelilerine kalir...
bunye 4+kim bilir kac yilin aliskanligiyla surekli bir seyleri digerlerine yuvarlama, ozeli seyedip vari yogu genelleme ve olsa olsa tahmini uzerine yogunlasmisken, mezuniyet sonrasi atildigi gercek hayatta tekil ve sahsa munhasir saptamalarla nasil basa cikabilir? inceleri kalina, kalinlari oduna, kucukleri buyuge, yarimlari butune, kelimeleri rakama, rakamlari grafige yuvarlamaktan ibaret pratik yasam stilinden vaz gecilebilir mi? 
bu satirlari yazan muhendis yillar sonra geride biraktigi T cetvelinin duzgun manti kesmek icin kullanildigini ogrendiginde hissettigi seyi kelimelerle ifade edebilirse, belki.

blogsal uyari: lafim alingan meclisinden disari
NOT: yaziya link vermek suretiyle su saat bloga gelen insan sayisini 700e carptiran Eksisozluk yazarina, bilhassa her koyun'un bir gun 15 dakikaligina meshur olacagini ispatladigi icin buradan tesekkur ederim. zira sozluk yazari degilim. 

Wednesday, April 15, 2009

herhangi bir gun

me:  selam
dolma yaptim
onurbey: toplantidayim
bye
 me: gelirken ekmek al
 onurbey:  bye

Neden senden benden dizi yapmadiklari malum...

Sunday, April 05, 2009

bahari bekleyen kuzular gibi

Mart ayinin kazma kurek yaktirmasini biliyoruz da Nisan'la ilgili malumat almamistik. Sabah buzlu dolu, oglen karla karisik yagmur ve su an resmen tipi.. Alooo. Sakayi Nisan 1'de yaptik bitti. Bu soguk ne simdi? 

Thursday, April 02, 2009

Wednesday, April 01, 2009

cilt bakimi

katman katman, parfumle girip paltocudan cikilan kocaman dukkanlarin icinde dolanirken kozmetik cadiri sandalyelerine kimlerin nasil oturabildigini coktandir merak ediyordum. urun testi mi, krem alana makyaj bedava mi yoksa parti oncesi profosyonel makyaj mi derken birgun ayakkabi seyretmek icin daldigim Norstrom'un kapisinda bir adet kozmetik gorevlisi bana dogru kosmaya basladi.. full makyaj hanim bana yaklastikca arkada acilan kadrajda yan yana makyaj sandalyelerine dizilmis bayanlari fark ettim... makyaj, yeni urunler, test, bedava (free) cilt tipi, analiz gibi kelimeleri ayni cumlede duydugum anda yanimdakileri, amacimi, kendimi, vakti ve dunyanin geri kalanini unuttum. sandalyeye oturdum..
koltuguma yeni yayilmistim ki oldum olasi ezik cevap vermeme sebep olan soru geldi. hangi cilt bakim urunlerini kullaniyordum? esantiyon olanlari, dedim. guzellik uzmani cik disari gozum gormesin, der gibi bakti. aldirmadim. hep duzenli kullanmak istedim ama hangi dogru urunu secmem gerektigini bilemedim, iste bugun de size geldim, dedim. yemis gibi yapti. essay tipi ikinci soruyu out'a celmekte cok zorlandim. cildimde ozellikle gicik kaptigim sorunlu bolgeler var miymis? uzman sensin herseyi de benden bekleme sen soyle, der gibi baktim. hangi birini sayayim, der gibi geri bakti. yan saldalyelerden derledigim cumleleri yillardir duydugum kozmetik reklamlariyla birlestirdim. biraz kuru bazen yagli, adaletsiz (uneven) renk dagilimi, kirmiziliklar, ciller, benler, buyuyen gozenekler, siyah noktalar, gozalti torbalari, amaaan bildigin butun igrenclikler iste... 
urun adini, sirasini ve ilgili fircasini mumkunu yok hatirlayamayacagim bir dizi islem sonrasi cildim bebek gibi puruzsuz, ferah ve parlak filan olmamisti. allah icin temizdi ve guzel kokuyordu. neyse, uzmanabla herseyi kataloga isaretleyip hangilerini almak istedigimi sordu. simdi almiycam ben evde biraz dusuneyim dedim. alenen gicik kapti. 
varolan makyajimi silmis bulundugundan, nezaketen, hafif makyaj (touch-up) ister miyim diye sordu. tamam ama abartma dedim. sanki icime dogdu. suraya sundan buraya bundan gozlere ondan kapaklara dudaklara yanaklara derken aynasiz calisan uzmananimdan iyiden iyiye bunaldim. bakim ve makyaja ayirdigim yillik toplam sureyi asmistik nerdeyse sandalye uzerinde. insanlar bu bakim surecinde yaslaniyordu muhtemelen. boyayip silerken, nemlendirip toniklerken bir de bakmissin omur gecip gidiyordu...
daldigim dusuncelerden kirpiklerimdeki anormallik sayesinde uyandim. goz kirpisim surecindeki acilip kapanma mekanizmasini bizzat kendi gozlerimle 30 santim geriden izleyebiliyordum. hemen yan sandalye teyzesinden aynayi kaptim. gozlerime inanamadim. zaten gozler de benim degildi.. boya kupune batmak kesin boyle bir an sonrasi deyimler sozlugune gecmisti. birkac saate Meksikaciya gidecegimi, cipsimi salsalarken kirpiklerimin matgaritama kacmasindan endiselendigimi, en azindan eski gozlerimi geri istedigimi soyledim... uzmancan, goz acip kapayarak bir karis oteyi gidiklayabilmemi saglayan kirpiklerdeki zifti soylene soylene sildi.  oysaki gozlerim meydana cikmis. guzel olmak istemeyenine de ilk defa rastlamis. bize afiyet olsunmus. ceperlerdeki siyah bulutlar (smoky) icin artik cok gecti. bir sure boyle surmeli yasamam gerekecekti.
bakim, zayiflik, makyaj ve sekil dayatmalarina aldiris etmeden, sirf iyi hissetmek ve sahsi istek dogrultusunda kendime bakmak istiyorum ben sevgili okuyucu. su gunlerde bu o kadar da kolay degil zira zaman kendine bakmayani, gelisiguzel giyineni, bigmacmenusunu vicdanazapsiz, patatesini mayoneze batirarak yiyeni siniftan attiklari zaman ve ben buna fena halde icerliyorum.