Monday, October 30, 2006
Kurupasta ve Cay
It is a truth universally acknowledged that an Englishman in New York must be in want of a cup of tea*
yakin zamanda ev haricinde agzimin tadiyla bir cay icemedigime soylenip, kendimce cayin neden yayilamadigini hesap ediyordum ki, hatiri sayilir bir gazetenin haftasonu ekinde tam da benim dirdir ederken kurdugum cumleye benzer bir baslik belirdi: 'What's a man got to do to get a cup of tea round here?- buralarda cay bulmak icin ne yapmak lazim? Vay be dedim icimden, istihbarat teskilati kuvvetli biliyorum ama bu kadarina da pes. yazi JaneAustenin en vecizi roman acilis sozune* atfen devam edip, birkac yil daha sabredebilirsem Liptonun yardimiyla, ozenerek dizayn edilmis caylarin ulke capinda yayilacagi mujdesini veriyordu. ben de sahsimin yakarislarini duyup haber yetistirdiklerine pek ihtimal vermemistim zaten, Ingilizler saolsun.
e haliyle caya bu denli yabanci bir toplum sozkonusuyken, cayin yaninda yenilesi tuzlu kurabiye, hamurisinde tuz kullanimi da sirasini bekleyen icatlar dahilinde... resimdeki kurupastalari TarcininMutfagi'ndan asirdim. orjinal tarifteki sivi kremaya bakip bu ne olaki derken birkac kucuk degisiklikle cok kisa zamanda yapilabilen tadindan yenmez hakiki kurupastalara kavustum.
200 gr un (2 cup)
125 gr margarin
3 tatli kasigi yogurt
1 tatli kasigi tuz
1 cay kasigi kabartma tozu
uzerine yumurta sarisi
malzemeleri karistirip sert bir hamur haline getiriyorsunuz. herzamanki gibi hamuru dinlendirebilirseniz bravo. ne kadar kucuk ve ince sekil yaparsaniz o kadar kurupastamsi oluyorlar. bu yuzden benim favorim ikili sarmal ince cubuklar. yumurta sarisi surup susamlamayi unutmayin. 170C firin, en fazla 25 dakika. afiyet olsun.
not: yumurta ustune serpilmis kirmizi toz biber aci severlere gore.
Sunday, October 29, 2006
Cumhuriyet Bayrami
Cumhuriyet, cumhuriyet, en güzel şey hürriyet
Nice zahmet, nice emek verdi sana bu millet!
Gazimin sen en büyük yadigarısın bana
Nice zahmet, nice emek verdi sana bu millet!
Friday, October 27, 2006
Mozayik Pasta
1 bardaktan az seker
1 yumurta
2 corba kasigi kakao
1 paketten (250 gr) az margarin
1 paket vanilya
on hazirlik olarak temiz bir naylon poset yanlarindan kesilerek duz buyuk bir parca haline getirilir-eller kakaodan ve yagdan kararmisken bu islem cok daha sancili olmakta, tecrubeyle sabit- buskuviler kocaman bir kaba catir catir kirilir. diger tum malzemeler eklenir. kollar gucsuz kalana kadar siddetle yogrulur. hamur rulomsu hale getirilir. onceden hazirlanmis naylona sikica sarilir. torba yardimiyla rulo sekli daha basarili hale getirilir. pasta buzluga atilip, iki saat unutulur. tatli gerektiren her acil durumda dilim dilim kesilip afiyetle yenir.
Saturday, October 21, 2006
YalanciHunkarBegendi
Friday, October 20, 2006
Bayramlik
uzakta Bayram serbetsiz kadayifa benzer. kurudur. adamin bogazina oturur. nedir diye soran olmaz ya sorana da anlatmasi zordur. zordan ziyade bostur.
gozler acilmadan kahvalti sofrasina oturmadan, biri ucuz biri pahali bir cift seker kasesi hazirlamadan, cikolata badem torbalarinin saklandigi dolabi aramadan, giyinip parlayip ortaliga cikmadan, altin kiymetiyle dagitilan bozuk paralarla cebi doldurmadan, sarma tenceresiyle baklava tepsisi arasinda mekik dokumadan, illaki herkesle bayramlasmadan da olur Bayram.
gonul az daha sabrededursun, bu Bayram da boyle olsun.
sekerparelerle baklavalar tabaginizi, saglik sihhat huzur keyif icinizi evinizi doldursun.
Ramazan Bayraminiz mubarek olsun...
Tuesday, October 17, 2006
hal boyleyken
degisen ruh hallerimi, hayatin degisik evrelerini kullandigim renklerden, cizdigim resimlerden anlamak mumkun. karakalem resimlerin cogunu fiziksel ya da ruhsal anlamda dar alanlara hapsoldugum zamanlarda yaptigimi farkettim. sagli sollu kusatildigim bir de ustune kemerle baglandigim ucak yolculuklarinda onumdeki beyaz sayfa icinde kaybolabilicegim deniz derya. resim cizen elimi cizmek gibi mesela.
yuzumde guller aciyorken ama yanimda hic renkli boyam yokken, dikenlerden ziyade gulun rengini dusunuyorken, ellerim pembe gozlerim parlakken yani hayat tam da sevdigim gibiyken.. hal boyleyken.
Thursday, October 12, 2006
aldigi kadar un
bizim evin pogcasi
bir paket (250 g) margarin (oda sicakliginda)
yarim cay bardagi siviyag
1 yumurta
2 kasik yogurt
biraz tuz
1 tatli kasigi kabartma tozu
aldigi kadar un
tarifteki malzemelerin tamamini yogurarak orta sertlikte hamur haline getiriyorsunuz. mustakbel pogcayi hamur halinde buzdolabinda bir sure (mesela 1 saat) bekletebilirseniz herseyin daha guzel olacagini soyluyorlar, ben farki henuz anlayamadim. dinlendigine ikna oldugunuz hamurdan ceviz buyuklugunde parcalar koparip pogca seklini verirken icini orjinal tarifteki gibi geleneksel peynirli maydanoz, zeytinezmesi ya da istediginiz herhangi bir malzemeyle doldurabilirsiniz. isin puf noktasi pogcanin birlesen uclarina fazla kuvvet uygulamamak, kabarmiyorlar. birakiniz kabarsin, piserken acilsin, icini disina vursun zengin dursun... yaglanmis tepsiye dizdikten sonra uzerlerine yumurta sarisi surmeyi, susam-corekotu varsa suslemeyi unutmuyorsunuz.
afiyet olsun!
kaptanin seyir defterine ek: resme tiklarsaniz pogcalari gercek boyutunda gorebilirsiniz...
Wednesday, October 11, 2006
EskiKoyeYeniYazi
muzisyenlerin beste dagitimi konusunda duyduklari ve surekli dile getirdikleri kaliplasmis 'ama o benim evladim gibi' hassasligini yaptigim resimlerden herhangi bir sebeple ayrilirken hissediyorum. yine de begenilecegi ve sevilecegi yeri bulmak, tamamini kendimde tutmaktan cok daha memnun edici. bu yuzdendir ki bende kalanlarin cok daha fazlasi sevdiklerimde.
bu resimdeki suluboya amcalar cok eskilerden kalmis bir tebrik kartinin yarisi kopmus kapaginda yagliboya olarak oturmaktaydilar. yillar yili suren tatli sohbetin resme yansimasi her hallerinden belli oluyor diye dusunurken yukaridaki resmi yaptim. o siralar bizden cok uzaklarda evlenip barklanmis teyzeme mektupla gonderebilicegim en sevgili sey boyalari yeni kurumus bu resimdi. bir zaman sonra gelen fotografta, dunyanin bir diger ucunda benim belkide hic ugrayamayacagim bir evin duvarinda cercevelenmis halini gordugumde emin oldum, ayriliklar da sevdaya dahil...:)
Tuesday, October 10, 2006
geri don kedi
Monday, October 09, 2006
kabak mevsimi
insanlar daha iyi oyabilmek ya da daha buyuk fener yapabilmek adina tane basina para verilen kabaklarin en buyugunun pesindeyken, bana bu mevsimi iple cektiren guzellik cok pismisinden az sekerli uzeri ceviz suslemeli kabak tatlisi. haliyle en kucugunden kolay zaptedilebilen tatli kabak avindayim, tez zamanda resmi ve tarifiyle karsinizdayim...
Yeniden Not: sevgili evarkadasimin ablasi ve sazarkadaslari, ilginiz, desteginiz ve reytinginiz icin tesekkurler, sevgiler...