Sehre ayak bastigim ilk saatlerde son dakikada ayarlanmis, kimsenin yerini bilmedigi otelime yoneldim. Gecenin bir vakti trafik vizir vizir lakin benim otelin sokagi paralelleriyle birlikte polis gozetiminde arac ve yaya trafigine kapali. Dakka bir gol bir dedim icimden. Hayirdir memur bey diye de yaklasilmiyor ki buranin polislerine. Elimde canta bavul sokagin basinda bekledim. Gizli servis gorevlisi tavirlarinda birine el ettim. Geldi yanima, derdimi anlattim. Biraz bekledik, otel musterisi oldugunu tahmin ettigim uc bes insanla toplastirildik. Hep birlikte guvenlik seridini astik. Yari yolda, karsidan gelen ayni gizli gorev hallerinde bir baska gorevlinin bavullu kafilesiyle degis tokus edildik. Hizli hizli yururken sokagin Zapatistalarca ele gecirilip bagimsiz bolge ilan edildigini, bizim de multeci oteline yerlestirilecegimizi dusunuyordum ki gectigimiz ara sokagin ortasina cakilmis susu verilen helikopterin parcalarini gordum. Enkaz bu denli dandik olmasa ortamdaki patlamis funye kokusuna aldanmak isten degil. Refakatci ajan aciklamadan anladim tabii. Film cekiliyormus. Film hilesi dedikleri seyi o dakika icime sindirdim. Yalnizca gece calisan ekibin, gunduz caddeye parkettigi patlamis helikopterimsiyi ertesi gun fotograflayabildim.
Cumartesi acilan konferansta arz-i endam ederek ‘gezmiyorum, butun panellere katilacagim, not alacagim, soru soracagim’ imajini cizdikten sonra solugu meshur Michigan caddesinde aldim. Malum butceyle sagli sollu dizilmis, param var ama nereye harcasam bilmiyorumvari dukkanlardan alabilecegim yegane sey de bu bedava soluktu zaten. Yurudum nehir gectim, yurudum kopru gectim, yurudum, parlak dukkanlar, isikli sokaklar bitmek bilmedi...Bir daha gelecek olsam hayata, Sikago'da cikolata renkli sanatci olarak yasamak isterdim. Sanatsal aktivitelerimi de bir sonraki yazida irdeleyecegim.
9 comments:
cok begendim sikagoyu..ilk firsatta geliyorum:)
Kim tutar seni Hidroksicim:)Hem belki sen yanimda olursan ben de Art Institude'dan kabul alirim, ilk kisisel sergimsim ne de olsa:))
Sikagoda Istanbul ucagini kacirinca uc gun mecburi tatil yapmistik ben ve ev arkadasim. Cok sevdim ben bu sehri, buyuk kalabalik, caddeler insanlar... sonra bir kac kez daha gittim konferanslar icin ben de. zaten asil amac baska diyarlar gormek konferans bahane. gecen sene bizim alandaki konferanslardan biri sirf San Franciscoda diye son anda bir sunus hazilayip yollamistik.
sana iyi gezmeler Morkoyun. eger gitmediysen, benim tavsiyem Magnificent Mile'in sonundaki Water Tower. ama observatory'e degil bir alt katta bir restoran bir de kafe gibi bir yer var. Iceri girmesen de manzarayi gorebilirsin. reatoranin uc duvarida tamamen cam ve sehir ve gol nefis gorunuyor.
Pelincan, WaterTower'dan birkac kere gectim ancak nedense canim disaridaki civcivli ortami birakip iceri girmek istemedi:) Onundeki parkta oturup insanlari, faytonlari ve kalabaligi izledim ben genelde, sonra aksam saati olmasi itibariyla parkin diger sakinlerinin cazci cikolata renkliler oldugunu farkettim, hatta elimdeki cheesecake torbasi sebebinden bir iki laf da yedim kendilerinden, istifimi bozmadan yurumeye devam ettim:) Iste boyle WaterTower anilarim benim de:)
Icini gezmek belki bir dahaki sefere..
dur bak simdi hatirladim, biz Blue Chicago diye bir blues/jaz bara gitmis, mest olmustuk o cikolata renkli amcalar ve teyzelerle. sen dondun galiba dimi, neyse bir daha yolun duserse diye bunu da yazayim dedim bari morkoyuncum:)
Dondum Pelincim ama yolumu bir daha dusurecegimden eminim:)Not almama gerek yok bloglar bu yuzden var:) Kolay gelsin;)
Amerika'da yaşayan bir arkadaşım da, kısa bir süreliğine gittiği bu şehirden büyülü diye söz etmişti. Gitmek görmek lazım diye de eklemişti. Umarım bir gün biz de gezeriz bu büyülü şehri.:))
aa ne demek..seve seve:)
Ben de ayni arkadasin gibi hissettim Incegulcum. Mumkunse yasamak da lazim bence bir sure:)
Post a Comment