Yuruyus istikameti MirrorLake. Yol kisa ve kolaymis. Yalan. Yuru yuru gol mol yok meydanda. Patika nehir kenarindan daglara kivriliyor. Fonda nehir gurultusu kesilince bastiran orman sessizligi urpertici. Insan donup donup arkasina bakiyor. Hersey cok tanidik. Az sonra Jacob'un kulubesini, Others'in uc besini filan gorecekmisim gibi derken patika su altinda kaliyor. Iki ayakkabi yuksekligindeki seviyeyle yol, ciplak ayak, yosunlara basilarak gecilecek belli ki... Bastigim suyun kar suyu oldugunu hatirliyorum aninda. Her adimda bir parmak biraksam ruhumun duyacagini sanmam. Buzzz.
Bir saatten fazla yuruyusun ardindan, karanlik ormanin icine icine sokulup gereginden fazla tirsmamizin da etkisiyle, halen gole varmamis olmamiz bizi azicik suphelendiriyor. Anlamaya usendigimiz haritayi serip yollari takip ediyoruz. Kufur... Biraz kufur daha... Gol patikasini gecmisiz. Bambaska yola girmisiz. Ebe horekesi mevzilerine kadar gelmisiz. Sucu birbirine atmalar, donus yolunu bellege kazimalar, varis saatini hesaplamalar...
Hava kararmaya basladi. Gunesle birlikte, baltalar elimizde uzunip belimizde nesesi de sondu. Hizli hizli yuruyoruz. Nehre ulasmaya calisan kucuk derelerin islattigi cimlere sivrisinekler peydah olmus. Sivrisinek dediysem lafin gelisi. Anofel olarak tabir ettigimiz kanat cirparak ucan kus misali hayvanlar. Tisort, sort, corap, bacak, parmak, burun, kulak ayirt etmeden ve gozgore gore, isirip kacmak yerine isirdigi yerden bir adim oteye yuruyup bir daha isiriyor serefsizler...
Nihayet donus yolu Mirror lake'i buluyor. Batan gunesin kirintilarini, ayna golun uzerinden izlemek butun o isiriklara deger. Fona hakim sessizligi yer yer delen kus sesleri var. Kosusturmayla gecen hayata nispet gol oyle sakin ve durgun ki. Etkilenmemek mumkun degil...
Gunesi manzaraya batirip kamp yerine donerken, biz yururken nerede oldugunu merak ettigim bir grup insanin orman ici telasini fark ediyorum. Tripodunu kurmaya calisan en yakin izciye soruyorum. Ilerde ayi varmis. Adrenalin mi desem merak mi bilmem hem ayi mahaline ilerleyip hem de gurultu olsun sakata gelmiyeyim diye, yuksek desibelli sesimle diger izci arkadaslarima sesleniyorum. Sekiz on kizgin gozu uzerimde hissedince anliyorum ki ormanda ayi gormek sessizlik gerektiren, sevinilesi bir durum imis. Millet cit cikarmadan izler, hayvani makina kadrajindan cikarmamaya didinirmis. O bagirip cagirmalar basbasa kalinan ormantik durumlar icinmis. Mubarekler aslan gorseler onune izci atip yemesini resimleyecekler. Ayi gorgusuzu rontgenci arkadaslardan ve oyuncaga benzer iki kucuk yavrusunu gezmeye cikarmis iri anne ayidan ozur dileyerek uzaklasiyorum.
17 Mayis Persembe-aksamUzerimdeki kirlerle kumadamla yarisabilirim, oturup bir butun dana yiyebilirim, suracikta cimlere kivrilip yuz yil uyuyabi
2 comments:
Bir ay kadar önce güzel bir izci macerası yaşamışsın. Tebrikler...
Doğayla ve içinde yaşayan canlılarla başbaşa olmak müthiş olsa gerek...
Ben yinede yıllardır izci olmaya cesaret edemedim, edemeyeceğim de...
o ilk foto da geyik var di mi? bana mı öyle geldi iki biradan saonra yoksa?:)
ama fotolar beni çok hasetlendiriyor.
çok güzeller...
Post a Comment