Friday, May 28, 2010

Seyir defteri: Vieques adasi, Puerto Rico


13 Mayis 2010
Vieques, Bioluminescent bay

Ezan okunduktan sonra sokakta oynamisligim olmadigi gibi omru hayatimda karanlikta da yuzmemistim. Bio-bay aktivitesi icin elektrikli bot mu kano mu diye soruldugunda, sessizligimi firsat bilen yanimdaki macera insani, kano kano tabii ki, deyiverdi. Kano tabi ki evetdi de aktivite icin aksam 9bucukta sozlesilmesi de neyin nesiydi? Gunes batti miydi etrafta gozun gozu gormesi zaten mumkun degildi, bir de zifiri karanlikta suyun icinde kureklerle fisirdamak tam bana goreydi.

Soylenilen yere yedek don ve havludan ibaret cikinimizi alip gittik. Sadece 12 kisiydik. Etraftaki tek isik, rehberimiz Carlito’nun kafasina taktigi madenci feneriydi ve Carlito’yla konusurken kor olmak isten bile degildi. Kanolarla acilacagimiz koya dogru yola cikmadan, bulusma yerinde, Carlito, hepimize hasere kovucu sivi verip sivanmamizi rica etti. Ben sivrilere karsi korundugumuzu saniyordum ama asil problem isirip kacan serefsiz karincalarmis. Karincalari birak, karanlikta kendi bacaklarimi secemedigim icin bu da zaten problem degildi. 12 kisinin bir kismi Carlito’nun kullandigi 1200 yillik minubuse, geri kalani da kanolari ceken pikabin kasasina dolusup BioBay’e dogru yola ciktik.

Yol, tamamen insan becerisiyle hafifce duzlestirililerek orman icine oyulmus bir patikadan ibaretti. Minubusun ici acayip tedirgin ve sessizdi. Hayir Carlito ya da icimizden biri manyak olsa, bizi o karanlik ormanda ancak fosil olarak bulmalari mumkun olabilirdi gibi dusunceler kafamdan gecerken Carlito cotank diye saga kirip durdu. Heycanli bir seyler soylerek arabadan disari firladi. Hah iste budur diyordum ki elinde kocaman kipir kipir bir yengecle geri geldi. Kafa isigindan sectigimiz kadariyla yengec hamileydi ve yumurtalarini birakmaya yolun diger tarafina gecmekteydi. Carlito hayvanin soyunu sopunu anlattiktan sonra kendisini yolun diger tarafina birakip minibuse dondu. Yeniden yola koyulurken soyledigi son cumle gerginlikten kahkahayi koyvermemize sebep oldu: doga asigi gurme rehbere gore bu cinsin (blue crab) tadi pek guzelmisti…

20 dakika sonra minibus ve pikap durdu. Indik. Ne ay ne de isigi vardi. Yelekleri gecirip ayni zifiri karanlikta ikiserden 6 kanoyu suya indirip icine bindik. Carlito en ondeki kanodan, kirmizi isigi takip edin, diye bagirdi. Madenci sapkasinin isigi kirmizi lazer isigina dondu. Kiyidan acildikca, kurek cekme isini kanonun beyine devirip gokyuzune baktim. Milyorlarca yildizin altinda, elimi degdirdikce parlayip adinlanan suyla cevriliydim. Sonra, sagima dondum ve aniden yataktan dustum, desem kendim bile yerdim.

Yeryuzundeki her okyanusta bulunan bir tur mikro organizmanin (dinoflagella) konsantrasyonu, bu adanin (vieques), bu koyunda (Mosquito bay) rekor duzeydeymis. Koyu cevreleyen bitkiler, sudaki abarti tuz miktari ve iklim sartlari sayesinde mutluluktan cosan bu arkadaslarin salgiladigi iki madde birbiriyle karisinca-ki buna suyun icinde herhangi ufak bir hareket yeterli-oksijenin de yardimiyla florasan isik olusuyormus. Gokyuzu kirliligine sebep her turlu isik kaynagindan yoksun issiz bir adada, aysiz ve bulutsuz bir gecede, kipirdadikca parlayan bir suda kurek cekmekten daha buyulu tek sey olabilir... yuzmek. Carlito kanolarin uclarini birbirine baglayip anlatacaklarini bitirdiginde yelekleri cikarip suya atladik.. Normal sartlarda hic bir kuvvetin beni batiramayacagi suda sabaha kadar kalabilirdim, saatler sonra ve hatta gunler sonra bile yeniden ilk gunku siddetiyle olan bitene hayret edebilirdim..

Yeterince hayret edip buyulendikten sonra kanolara cikip koyu cevreleyen caliliklara daldik… Carlito, karanlikta noktasal aydinlik saglayan sapka isigiyla, ucuz korku filmi sahnelerine tek tek selam ederek kiyi, kaya ve calilardan envai cesit su canlisi tanitti.. Tanitimi takiben canlilari direk agzina atti.. Bir kismini da, tadi denemek isteyen kanocularla paylasti.. sik sik, ulkenin en taze susicisinde oldugumuzu hatirlattiysa da benim midem bu derece canliligi kaldirmadi..

Ciliz kirmizi isigi takip ederek, acildigimiz kiyiya geri donduk. Minibus yolculugu boyunca yine sessizlik hakimdi ama bu sefer herkesin suratinda garip ve sakin gulumseme sabitti…

(onemli not: fotodaki ben degilim. kavruk sahsi tanimam etmem)

5 comments:

La Loba said...

Yüzerken etrafın parıldaması nasıl bir güzelliktir bacım? Hayran kaldım, merak ettim.

MorKoyun said...

dilinen tarifi gayri mumkunsuz..:)

gibi said...

İnanılır gibi değil gerçekten, orada olabilmeyi ben de çok isterdim. Işıksız ortamda yıldızlar bile cezbetmeye yeterken beni suyun o halini görseydim ne hissederdim bilemiyorum

Pratik Anne said...

Fotografi super yakalamis adam. Ben cekememistim.

MorKoyun said...

garip hissederdin..:)

ben cekmeye tesebbus etmedim bile.. ne kendin yorul ne de bizi ger'e getirdi Carlito., kimsede makina yoktu.:)